Türkiye 68 Litvanya 75 (Dünyanın Sonu Değil)
Kendinizi benim yerime koysanız; bu maçla ilgili istekli, methiyeler düzerek, capcanlı bir yazı yazmak ister miydiniz? Açık olun, istemezdiniz.
Neredeyse maçın %90'ını elinde tut, son 2 dakikaya kafa kafaya gir, son 1 dakikada iki kritik hata yap maçı ver. Adaleti yok işte bu işin. Maç sonlarını sakin ve mantıklı oynayan kazanıyor, en önemlisi iki takımdan bir tanesi kazanıyor. Ama biz, bana göre Litvanya'yı yendik bugün. Yenildiğimiz nokta hakemler oldu. Ender'in dipten gönderdiği şut bir kez çemberden sektikten sonra inişe geçti ancak Litvanyalılar uyanıklık yapıp dışarıya tiplediler. Son dakikada Emir Preldzic'in post up'ında girmeyen top sonrası ribaunda çıkan Ersan'a yapılan faulü kör bile görürken, hakem üçlüsü ne yaptı? Biz Ersan'a çalınır derken Litvanya iki atış kullandı.
Aslında son dakikayı mantıklı oynamak istedik. Ama istemekle uygulamak arasındaki köprüyü geçemedik. Emir Preldzic'in boy avantajı ve post up özelliğiyle onu kullanmayı amaçladık, kısmen başardık da. Fakat Emir'in hücum etmek isterken topu ayağına çarptırması, arkasından gelen geri pas ihlali maçı bitirmiş oldu.
Ne istatistik, ne de bir oyun kurgusu... Böylesine acı, hak edilmeyen, dramatik bir sonucun ardından maçın teknik, taktik analizini yapmak ne kadar da zor arkadaş?
Yine de bir kaç kelam edesim var. En azından doğru yaptığımız işlerden bahsedelim. Birincisi özellikle son çeyrekte oyunu çok iyi okuyabilen, hem penetresi hem de şutu olan Emir Preldzic üzerinden hücum oynama isteğimiz. İkincisi boyalı alandaki büyük gücümüz Ömer Aşık ile ikililer oynamamız ve onu beslememiz. İlk iki maçta kendisinden beklediğimiz performansın çok uzağında kalan Ersan İlyasova'nın Litvanya'ya patlamasına da ayrı bir parantez açmalı. 20 sayı ile sahanın en skorer oyuncusu oldu ve çok zor pozisyonlarda, takımın sayıya ihtiyacı olduğu anlarda sahneye çıktı.
Takımımızda sevindirici olaylardan en önemlisi, savunmada 40 dakika boyunca geri adım atmamamız oldu. Portekiz ve Büyük Britanya takımlarının bizim kalitemizden çok uzak olduğunu düşündüğümüzde Litvanya maçı ilk ciddi ve ölçü sınavımızdı. Maçtan önce hazırlık turnuvalarındaki halimiz aklıma geldi. Litvanya'nın ilk yarıda farkı açıp güle oynaya galibiyete uzanacağından endişelenmedim değil. Sanırım bir çok kişide de vardı bu kaygı. Ama 12 Dev Adam maç boyunca savunma sertliğini elden bırakmayarak oynadı. Böylesine çekişmeli ve sert bir maçta farkı 8 sayıya kadar çıkartmış olmamız da önemli. Ev sahibine karşı çok çok iyi bir şey bu. Sözün kısası Litvanya gibi bir ekole karşı galibiyeti kılpayı kaçırdık. Üç sayı yüzdemiz biraz daha iyi olsaydı (3/18) şuan tabloda Türkiye galibiyeti yazacaktı. Bu yüzdesizliğimize karşın ortada bir maçtı, son dakikalarda biraz şanssızlık, biraz hakem kararları derken mağlubiyeti aldık. Dünyanın sonu mu değil... Polonya ve İspanya maçlarında bu şekilde oynarsak en kötü 1 galibiyet daha çıkarırız. Hatta 2'de 2 olacak diyorum ben çünkü İspanya eski İspanya değil. O yüzden enseyi karartma zamanı değildir zaman.
TÜRKİYE (68): Cenk Akyol (1 asist), Emir Preldzic 7 (2 ribaund- 3 asist), Ömer Onan 10 (1 ribaund), Ersan İlyasova 20 (4 ribaund- 1 asist), Kerem Tunçeri 2 (1 asist), Oğuz Savaş 2, Ömer Aşık 11 (13 ribaund), Ender Arslan 2 (1 ribaund- 3 asist), Enes Kanter 5 (3 ribaund), Hidayet Türkoğlu 9 (2 ribaund- 4 asist),
LİTVANYA (75): Rimantas Kaukenas 11 (4 ribaund- 1 asist), Mantas Kalnietis 9 (2 ribaund- 3 asist), Martynas Pocius 9 (2 ribaund- 1 asist), Paulius Jankunas 7 (5 ribaund- 2 asist), Darius Songaila 12 (5 ribaund- 2 asist), Simas Jasaitis 11 (5 ribaund- 1 asist), Ksistof Lavrinovic, Sarunas Jasikevicius 7 (1 ribaund- 7 asist), Marijonas Petravicius 5 (1 asist), Robertas Javtokas 4 (6 ribaund)
1.PERİYOT: 17-19
2.PERİYOT: 18-13
3.PERİYOT: 14-19
4.PERİYOT: 19-24
Neredeyse maçın %90'ını elinde tut, son 2 dakikaya kafa kafaya gir, son 1 dakikada iki kritik hata yap maçı ver. Adaleti yok işte bu işin. Maç sonlarını sakin ve mantıklı oynayan kazanıyor, en önemlisi iki takımdan bir tanesi kazanıyor. Ama biz, bana göre Litvanya'yı yendik bugün. Yenildiğimiz nokta hakemler oldu. Ender'in dipten gönderdiği şut bir kez çemberden sektikten sonra inişe geçti ancak Litvanyalılar uyanıklık yapıp dışarıya tiplediler. Son dakikada Emir Preldzic'in post up'ında girmeyen top sonrası ribaunda çıkan Ersan'a yapılan faulü kör bile görürken, hakem üçlüsü ne yaptı? Biz Ersan'a çalınır derken Litvanya iki atış kullandı.
Aslında son dakikayı mantıklı oynamak istedik. Ama istemekle uygulamak arasındaki köprüyü geçemedik. Emir Preldzic'in boy avantajı ve post up özelliğiyle onu kullanmayı amaçladık, kısmen başardık da. Fakat Emir'in hücum etmek isterken topu ayağına çarptırması, arkasından gelen geri pas ihlali maçı bitirmiş oldu.
Ne istatistik, ne de bir oyun kurgusu... Böylesine acı, hak edilmeyen, dramatik bir sonucun ardından maçın teknik, taktik analizini yapmak ne kadar da zor arkadaş?
Yine de bir kaç kelam edesim var. En azından doğru yaptığımız işlerden bahsedelim. Birincisi özellikle son çeyrekte oyunu çok iyi okuyabilen, hem penetresi hem de şutu olan Emir Preldzic üzerinden hücum oynama isteğimiz. İkincisi boyalı alandaki büyük gücümüz Ömer Aşık ile ikililer oynamamız ve onu beslememiz. İlk iki maçta kendisinden beklediğimiz performansın çok uzağında kalan Ersan İlyasova'nın Litvanya'ya patlamasına da ayrı bir parantez açmalı. 20 sayı ile sahanın en skorer oyuncusu oldu ve çok zor pozisyonlarda, takımın sayıya ihtiyacı olduğu anlarda sahneye çıktı.
Takımımızda sevindirici olaylardan en önemlisi, savunmada 40 dakika boyunca geri adım atmamamız oldu. Portekiz ve Büyük Britanya takımlarının bizim kalitemizden çok uzak olduğunu düşündüğümüzde Litvanya maçı ilk ciddi ve ölçü sınavımızdı. Maçtan önce hazırlık turnuvalarındaki halimiz aklıma geldi. Litvanya'nın ilk yarıda farkı açıp güle oynaya galibiyete uzanacağından endişelenmedim değil. Sanırım bir çok kişide de vardı bu kaygı. Ama 12 Dev Adam maç boyunca savunma sertliğini elden bırakmayarak oynadı. Böylesine çekişmeli ve sert bir maçta farkı 8 sayıya kadar çıkartmış olmamız da önemli. Ev sahibine karşı çok çok iyi bir şey bu. Sözün kısası Litvanya gibi bir ekole karşı galibiyeti kılpayı kaçırdık. Üç sayı yüzdemiz biraz daha iyi olsaydı (3/18) şuan tabloda Türkiye galibiyeti yazacaktı. Bu yüzdesizliğimize karşın ortada bir maçtı, son dakikalarda biraz şanssızlık, biraz hakem kararları derken mağlubiyeti aldık. Dünyanın sonu mu değil... Polonya ve İspanya maçlarında bu şekilde oynarsak en kötü 1 galibiyet daha çıkarırız. Hatta 2'de 2 olacak diyorum ben çünkü İspanya eski İspanya değil. O yüzden enseyi karartma zamanı değildir zaman.
TÜRKİYE (68): Cenk Akyol (1 asist), Emir Preldzic 7 (2 ribaund- 3 asist), Ömer Onan 10 (1 ribaund), Ersan İlyasova 20 (4 ribaund- 1 asist), Kerem Tunçeri 2 (1 asist), Oğuz Savaş 2, Ömer Aşık 11 (13 ribaund), Ender Arslan 2 (1 ribaund- 3 asist), Enes Kanter 5 (3 ribaund), Hidayet Türkoğlu 9 (2 ribaund- 4 asist),
LİTVANYA (75): Rimantas Kaukenas 11 (4 ribaund- 1 asist), Mantas Kalnietis 9 (2 ribaund- 3 asist), Martynas Pocius 9 (2 ribaund- 1 asist), Paulius Jankunas 7 (5 ribaund- 2 asist), Darius Songaila 12 (5 ribaund- 2 asist), Simas Jasaitis 11 (5 ribaund- 1 asist), Ksistof Lavrinovic, Sarunas Jasikevicius 7 (1 ribaund- 7 asist), Marijonas Petravicius 5 (1 asist), Robertas Javtokas 4 (6 ribaund)
1.PERİYOT: 17-19
2.PERİYOT: 18-13
3.PERİYOT: 14-19
4.PERİYOT: 19-24
Türkiye 68 Litvanya 75 (Dünyanın Sonu Değil)
Reviewed by Adsız
on
23:38
Rating:
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder