Tolga Öngören Röportajı
İlk hedefimiz Renault’da 10 yıla yayılacak bir oyuncu profili çıkarmak. Oyak Renault’yu geçen sene de izledim. Yücel Platin ve Murat Yılmaz benim iyi arkadaşlarım, onlarla hep Türk oyuncu eksikliğinden bahsediyorduk. Alt yapıdan gelen oyunculara ağırlık vereceğiz. 1994 ve 1995 jenerasyonu oyuncularımız oldukça iyi, 2002 doğumlu oyunculara kadar hepsi pırıl pırıl gençler. Alt yapıdan oyuncu çıkmadığı zaman, geçen sene gibi sıkıntı yaşabiliriz.
GENÇLERE GÜVENİYORUM
Alt yapıyı temel alacağımız oluşumu, A takımdan başlatmak istiyoruz. Tesislerimize kavuştuk. Bu bizim için oldukça önemliydi. Kulübün, tesisleri yenilemesi takımın başarılı olmasını ne kadar çok istediğini gösteriyor. Biz az ve kalifiye elemanlarla yola başlamak istiyoruz. Kalifiye eleman, çok iş prensibiyle devam edeceğiz. İyi bir yardımcı antrenör alacağız. Bu antrenör aynı zamanda genç takımın da baş antrenörlüğünü yapacak. Acelemiz yok. Geldiğinde kulüpte bir şeyler değiştirecek biri arıyoruz. Menajer ve atletik antrenör de almak istiyoruz. Bu iki pozisyon çok önemli. Temmuz ayı içerisinde gerekli arkadaşları bulacağımıza inanıyorum.
Tufan Önen ile yola devam edeceğiz. Ondan çok şeyler bekliyorum. Bence büyük potansiyeli var. Bunun o da farkında ve bizimle devam etmek istiyor. Serkan İnan ile anlaşabilirsek, o da kalabilir. Kerem Özkan’ın bu sözleşmesi ile bizimle kalması zor gözüküyor. O kadar yüksek sözleşmeli bir oyuncu kadromuzda bulundurmayı düşünmüyoruz. Bunu kendisine ve menajerine ilettik. Son karar kendisine aittir. Bekleyip göreceğiz.
38 maçlık uzun bir maraton bizi bekliyor. Özellikle 2.Lig’de belli bir rutine girmiş oyuncular için zor bir dönem olacağını tahmin ediyorum. Bence 38 maçlık maraton uygundur. Kadromuzda 6 genç oyuncu olacak. 12 veya 13 kişilik kadronun yarısı genç olacağı için bu tempoyu kaldırabileceğimizi düşünüyorum. 1995’li Gökhan, 1994’lü Kemal, 1993’lü Yetkin ve 1992’li Olcay Şan çok beğendiğim oyuncular. Bu oyuncuların çok maç yapması bizim için iyi olacak. Önümüzdeki senelerde bir başarı istiyorsak, o başarının bu gençlerle geleceğini düşünüyorum. Şuan bizim 1. Lig’e çıkmak veya çıkamamak gibi bir gündemimiz yok. Şuanda baştan bir takım yaratmanın peşindeyiz. Bu yüzden 38 maçlık uzun maraton bizim için güzel bir tecrübe olacak.
Gelişmiş ülkelerde spor her yerde aynı. Gittiğiniz ufak köylerde bile bisiklet yolu ve spor salonu bulabilirsiniz. Bursa’da kaç tane spor salonu ya da bisiklet yolu var. Basketbola baktığımızda ise alt yapıdan oyuncu çıkarma bakımından biz onlardan çok daha ileriyiz. Ama tesis bakımından onlara yaklaşmamız oldukça zor gözüküyor. Salon işleri, sponsor işleri ve seyircinin biletle maça girmesi konusunda çok geriyiz. Almanya’da her kulübün bütçesinde pazarlama önemli rol oynuyor. Türkiye basketbol liglerinde oynayan takımlardan kaç tanesinin pazarlama gelirleri, 50 bin TL’yi buluyor? Almanya’da Murat Didin’in takımı Duesseldorf geçen sene 1. Lig’de küme düştü. Bütçesi en az olan takımdı ve pazarlamadan gelen gelir 440 bin Euro kadardı. Bu örnekten birçok şey anlıyoruz. Ülkemizde pazarlama bölümü olan takım sayısı 5 veya 6’dır. Avrupa bu konuda çok ileride…
SALON ÇOK PİS
Diğer bir konu da salon... Biz Bursa olarak bu konuda en geri olan kentiz. Ben ailemi ve arkadaşlarımı o salona davet edemem. Çünkü salon pis, soyunma odaları, lavabolar, seyirci oturma alanları çok kötü durumda. Salonun geneli kokuyor diyebilirim. Oranın ortamı kadınların ve ailelerin mutlu olabileceği bir ortam değil. Gelen bir daha gelmek istemiyor. Hali içler acısı durumda. İnsanımız nerede spor yapsın, o salona maç izlemeye neden gelsin? Ben insanları anlayabiliyorum ve bu farkın yakın zamanda düzeleceğini sanmıyorum.
Tofaş’ın basketbol A takımı kapatması, Bursa ile basketbol beraberliğine ket vurdu diyebilirim. O takım çok iyi bir takımdı. Zaferler, kupalar kazanan bir takımdı. Nasıl Bursaspor şampiyon olduğunda şehrin geneline bir özgüven geldi, Tofaş o zamanlar Bursalılara o duyguyu yaşattı. Kapanmanın ardından play-off gören Bursa takımı olmadı. Bir de şu var, Tofaş ve Renault tamamen basketbol şubelerini kapatabilirdi. Tofaş, Bölgesel Lig’den geri döndü, Renault ligden düştü yeni bir yapılanmayla devam etmek istiyor. 4 sene sonra Renault, fabrikadaki salonu geri alıyor. Renault yönetiminin basketbol sevgisinden kaynaklanıyor. Buradaki basketbolu ve sporu destekleme ruhu bize bu salonu tekrar kazandırdı ve önemli bir sorun çözülmüş oldu. Aynı ruh, ben eminim Tofaş ve Finalspor’da da var. Bu konu hakkında son olarak şunu söylemek isterim; Bursa basketbolu gelişmek, şampiyonluklar kazanmak istiyorsa acilen yeni bir salona kavuşmalı. Kimse bunu Tofaş’tan, Renault’dan beklemesin. Ankara’da, Kayseri’de, İzmir ve İstanbul’da salonları kim yaptıysa Bursa’ya da salonu onlar yapmalı. Bursa basketbolunun yeni bir salona ihtiyacı var ve bu olmazsa Bursa basketbolu biter!..
Türkiye’de basketbol finansal açıdan oldukça yükselmiş durumda. Kulüplerin bütçeleri arasında acayip farklar var. Ülkemizde var olan paraya değecek bir basketbol oynanmıyor. İspanya’yı bir kenara bırakıyorum, senede 100 bin Euro alan oyuncunun çok iyi oyuncu olması lazım Avrupa’da. Sorun şuan Fransa’da antrenörlük yapan Erman Kunter’e, size aynı şeyi söyleyecektir. Bizde iş abartılmış seviyede. Basketbol bir anda yükselir ve ne olduğunu anlamadan birden tepe taklak olur. Bu sahada da böyledir, masada da. Umarım biz bunu yaşamayız.
BU PARAYLA BU BAŞARI AZ
Türkiye’de bu anlamda iyi işler oluyor, Federasyon aracılığıyla bulunan sponsorların desteği basketbola büyük katkılar yapıyor. Kulüp başına 1 milyon TL gibi bir para aktarılıyor. İspanya hariç Avrupa’da bu yok. İspanya’da da paralar bu kadar yüksek değil. Ama bu yardım nereye kadar sürecek, bilinmez. Sürekli para aktar, bir sonraki sene daha fazla aktar, sonra yine daha fazla… Karşılığında ne geldi, kupa… Sponsor ne yapsın kupayı. Bilet satamıyorsun, ürün satamıyorsun, hiçbir şeyin yok. Konuşmamın başında da söyledim, kulüplerin pazarlama yönü gelişmeli yoksa bu kısır döngünün sonu iyi gözükmüyor.
Kadın Milli Takımımızı öncelikle tebrik ediyorum, büyük iş yaptılar. Turnuvaya kötü başlamalarına rağmen finale kadar yükselmeyi başardılar. Bundan çok yakın zamana kadar Türkiye’de bayan basketbol ligi yoktu. Kurulduktan sonra takımlar yatırım yaptılar ve iyi bir lige sahip olduk. Gelen Avrupa ikinciliği önümüze yeni bir kapı açtı. Büyük bir potansiyel var ve biz bunu kullanırsak çok iyi yerlere gelebileceğimizi düşünüyorum.
Litvanya’ya iyi bir kadro ile gidiyoruz. Şampiyona iki hafta sürecek ve bu sürede hangi takım ritme giriyor, hangi takımın daha az sakatı var bunlar belirleyici olacak. Avrupa Şampiyonası çok zor bir turnuva. Türkiye, Yunanistan, Rusya, Almanya, İspanya, Fransa, İtalya, Sırbistan ve Hırvatistan bu takımlardan herhangi birisi şampiyon olduğunda ben sürpriz olarak karşılamam. Orhun Ene’ye ve kuracağı yeni teknik ekibe çok güveniyorum. Umarım bu kadroda ısrarlı oluruz. Orhun Ene ile Türkiye daha yüksek seviyeye gelecektir. Ayrıca deplasmanda oynadığımız turnuvalarda çok iyi bir derecemiz yok. Umarım bu turnuva bir istisna olur. Milli Takımımızın madalya alacağını düşünüyorum.
Özgün KELEŞOĞLU /Gerçek Gazetesi
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder