"Ergin Ataman’ın marka olduğunu kabul edecekler"

Bogdan Tanjevic’in istifası sonrasında Basketbol Milli Takımı’nın başına geçmesi beklenen adaylar arasında yer alan Galatasaray Liv Hospital’ın başantrenörü Ergin Ataman, TRTSpor’dan Şeyda Baykal’a bu konuyla ilgili olarak açıklamalarda bulundu. 

Ataman, Basketbol Federasyonu Başkanı Demirel’e imalı göndermelerde bulundu. Başarılı koç, “Ergin Ataman, Dünya ve Avrupa basketbolunda bir markadır. Bunu herkes kabul etmeli” diye konuştu.

Deneyimli teknik adamın yaptığı açıklamaların satır başları ve içeriği şu şekilde:

İsmim hep ön plandaydı ama hiç teklif gelmedi

Tanjevic’in istifa etmesi, federasyonun yaptığı açıklamalar ve aynı gün gazetede benim ağzımdan çıkan haberler, benim göreve hazır olduğumun manşetten verilmesi. Akabinde Harun Erdenay’ın bir radyo programında, Milli takımı benim çalıştırmamı çok istediğini açıklaması ile artık bu konuşulanlara, iddialara cevap vermem gerektiğini anladım. Milli Takım için benim ismimin geçmesi doğal. Türkiye’de üst üste kazandığım şampiyonluklar var. Önce Beşiktaş, ardından da Galatasaray’da. Avrupa Şampiyonası öncesinde de benim ismim ön plandaydı. Ama hiçbir dönemde bana teklif gelmedi. Teklif olmadan konuşmak kolay değil. Ama konu o kadar büyüdü ki Başkan Ünal Aysal’ın gündemine kadar taşındı ve Başkanımız yorum yaptı.

Ben Federasyon'un kapısında görev bekleyecek biri olmam

Milli Takım hepimiz için bir heyecan. Bugün hepimiz, her Türk antrenörü görev verildiği takdirde en iyi şekilde görev yapmaya mecbur. Bakıyorsunuz kamuoyunda benim ismim gündeme geliyor. Milli takım Sorumlusu Harun Erdenay, Ergin Ataman’ı istiyorum diyor. Fakat Ergin Ataman çalışmıyor. Sanki öyle bir kanı var. Ben uyumsuz bir insanım, ben Turgay Demirel ile anlaşamıyorum. Ya da ben milli takımda çalışma istemiyorum gibi. Ben bunlara net bir şekilde cevap vermek istiyorum. Ben basketbol federasyonunun kapısında bekleyip de “beni milli takım antrenörü yapın” diyecek bunun ihtiyacında olan biri değilim. Ama görev teklif edildiğinde de bunu en ince detayına kadar konuşmaya hazırım.

Oyuncu istiyor diye Milli Takım’ın başına geçmem

Ben hep açık konuşan bir insanım. Avrupa Şampiyonası’na gitmeden önce çok kritik hatalar yapıldı. Örneğin; oyunculara milli takım antrenörlüğü konusunda görüş sormak son derce yanlış. Siz sorabilirsiniz basın olarak. Ama bunu federasyon ya da yetkili kişilerin sorması yanlıştır. Sorunca da onların cevap vermesi kadar doğal bir şey olamaz. Oyuncuların büyük çoğunluğu Ergin Ataman ismini dile getirmişse bu da yanlış. Oyuncuların istemesi ile milli takım antrenörü olmam ben. Olmamalıyım da zaten. Bunun dışında federasyon 6 aylık süreç boyunca birçok antrenör ile yabancı antrenörler görüşme yaptı. Fakat yerli antrenörlerin hiçbiriyle söylendiği halde görüşülmedi.

Oyuncuların kafasındaki Tanjevic modeli artık kayboldu

Son dakika Tanjevic ile devam ediyoruz kararı bana göre çok doğru değildi. Tanjevic ile defalarca konuştum. Bana sürekli “ben artık antrenörlük yapmayacağım” dedi. Oyuncularında kafasında Tanjevic’in antrenörlük modeli artık kaybolmuştu. Benim hissettiğim buydu.

Federasyonun antrenör tercihinde bilmediğimiz nedenler olabilir

Kendinizi Basketbol Federasyonu’nun yerine koyun. Oyuncular istiyor, halk istiyor, basın istiyor diye onların isteğiyle birisini antrenör yapıyorsunuz. Federasyonda böyle bir psikoloji oluşur bence. Onlar da o baskının altına girmek istemedi. Ya da bizim bilmediğimiz ya da benim Ergin Ataman olarak bilmediğim bazı farkı sebepler vardı. Milli Takımlar Sorumlusu Harun Erdenay, milli takım antrenörü açıklanmadan 2 gün bizzat beni aradı. “Ergin Başkan seni arayacak lütfen pozitif konuş” dedi. Ama beni arayan soran olmadı.

Başkan ile aramızda sorun vardı

Eskiden Başkan Demirel ile aramda sorun olduğu zamanlar oldu. Sebebi de yıllardır bizim Türk basketbol milli takımlarının başında bütün kadroların başında yabancı antrenörler olmasıydı.

Türk basketbol ekolünü biz yarattık. Aydın Örs, öncesinde diğer antrenörlerimiz Oktay Mahmudi, ben, Ahmet Erman Hakan. Bizler yarattık. Şu anda milli takımda oynayan oyuncuların hepsinin antrenörlüğünü yaptım. Aydın Örs onların babalığını yaptı. Şimdi hepimiz kötüyüz hiçbirimiz basketboldan anlamıyoruz ama Yugoslav ekolu geldi Türk basketbolunu sırtlıyor. Peki sırtlıyor. Sırtlasın da nereye kadar ? Sonuç nerde? Sonuç yok. Bir tane Dünya 2.’liğimiz var hepsi o kadar.

Ergin Ataman’ın marka olduğunu kabul edecekler

Turgay Demirel Federasyon Başkanı sevgimiz var, saygımız var. Başarılı oldu hakikaten idari anlamda da Türkiye de çok başarılı olduğu işler var. Büyük organizasyonlar gerekleştirdi dünya çapında. Türk basketbolunun Avrupa’da bir saygınlığı var ama teknik anlamda bizim de bir saygınlığımız var. Bugün Ergin Ataman dünya basketbolunda, Avrupa basketbolunda bir markadır. Onlar da bunu kabul edecek.

Türk hocalara güvenilmiyor

Federasyonun son 10 yıldaki hoca tercihleri yerli hocalara güvenilmediğini gösteriyor. Kendileri son basın toplantısında söyledi. Bizim çok başarılı yerli antrenörlerimiz var diye sağolsunlar. Ama bunun söylemin dışına çıkması lazım.

Ünal Aysal’dan randevu talep edebilirler

Basketbol federasyonunun benimle ilgili bir teklifi olursa, Ünal Aysal’dan randevu talep eder, konuşurlar. Benimle ilgili bir konunun resmen gündeme gelmesi için önce federasyonun bu niyette olması gerekiyor. Hepimiz medeni ilişkiler içindeyiz. En basit örnek; Galatasaray takımı ile Türkiye Futbol Federasyonu, geçen sene çok büyük bir sürtüşme yaşadı. Fatih hoca geçen yıl 9 maç ceza aldı ama Türkiye’nin menfaatleri gündeme geldiği gün, TFF Başkanı Yıldırım Demirören, Ünal Aysal’ı ziyaret etti. Fikir birliğine vardılar ve Fatih hocanın bir süre mili takımı çalıştırması karalaştırıldı. Kötü mü oldu iyi oldu bu. Şimdi böyle bir düşünce olursa Basketbol Federasyonu Başkanı da Ünal Aysal’dan randevu alır oturup, konuşurlar.

Hidayeti yerin dibine sokmak doğru değil

Hidayet Türkoğlu’nun dopinle ilgili aldığı cezanın biter bitmez Milli Takım’a çağrılması kritik bir konu. Ama mutlaka federasyon gerekli incelemeleri yapmıştır. Olimpiyatların elemesinde bu konu karşımıza çıktı. Burada federasyonun bir hata yaptığını zannetmiyorum. Hidayet, teknik olarak milli takımda oynayacak seviyede miydi? çok açık söyleyeyim ben Avrupa Şampiyonası’na gitmeden önce burada oynanan Türkiye-Polonya karşılaşmasını izledi. Hidayeti çok beğendim o günkü maçta. Hatta başkan ile karşılaştık onunla da sohbet ettik. Başkan da sordu nasıl buldun diye? Ben de hem onu hem de milli takımı çok beğendiğimi söyledim. Hidayet’in bir kalitesi var. İnsanları bir tane turnuva oynadı diye yerin dibine sokmayalım. O kargaşa içinde Hidayet kötü bir turnuva oynadı. Ama onun bu turnuvada oynayıp oynamaması teknik kadronun tercihidir. Diğer tercihlerde teknik ekibin tercihidir. Bana göre kadro doğru muydu bana göre doğru değildi. Sadece bana göre değil, basketbol otoritelerinin yüzde 90’ına göre yanlıştı. Bu eksiklerde sahaya yansıdı.

Tanjevic idolümdü ama beni hayal kırıklığına uğrattı

Tanjevic’i istifa ettikten sonra görmedim fakat onunla özellikle Avrupa şampiyonası öncesi sürekli konuştuk. Sürekli bilgi paylaştık. Tanjevic benim, basketbol antrenörlüğüne başladığım dönemlerde idol olarak gördüğüm, örnek aldığım antrenörlerin başında geliyordu. Kendisini tanıdıktan sonra da hakikaten onun o sahadaki sert yapısının dışında dost olması ve bizimle kurduğu ilişkiler hep muhteşemdi. Tanjevic’e sevgim, saygım çok büyük. Beni hayal kırıklığına uğratan tek şey oldu onu da söylemek zorundayım. Tanjevic sahaya inmeyecekti. Bizim ikili yaptığımız konuşmalarda her seferinde antrenörlük yapmak için kendini yorgun hissettiğini ve yerini gerçek yerini bulduğu için mutlu olduğunu söylüyordu. Orası onun için çok iyiydi. Teknik koordinatörlük, koordinasyonun yapılması, antrenörlere fikir vermesi, antrenör yetiştirmesi. Ama o sahaya inerek beni hayal kırıklığına uğrattı. Siz bugün teknik koordinatörlüğe soyunuyorsanız o zaman bir daha sahaya inmeyeceksiniz. Size ne kadar baskı olursa olsun.Keşke, Tanjevic ile değil de Nihat İziç ile bu turnuvaya gitseydik. Başarısız olduğumuz zamanda İziç’i suçlardık. O da kariyer olarak bu eleştirileri kaldırmak zorunda kalmazdı. O bu kadar yerin dibine hak edecek bir insan değil.