Orhun Ene: "Yenemeyeceğimiz Takım Yok"

2011 Avrupa Basketbol Şampiyonası için hazırlanan milli takımımızda antrenör Orhun Ene, NTVSpor'a önemli açıklamalar yaptı. Genç koç yenemeyeceğimi takım yok diyerek takıma olan güvenini açıkça belirtirken Enes ve Emir'in de kolay adapte olduğunu söyledi.

Orhun Ene'nin tüm açıklamaları şöyle:

"Geçtiğmiz yıl sayın Tanjevic’in yokluğunda bir dönem bu görevi Nihat İziç’le birlikte üstlenmiştik. Başantrenör olduğunuz zaman tabii ki daha farklı sorumluluklar var. Ancak milli takımdaki oyuncular hem tecrübe olarak hem de başarının da beraberinde getirmiş olduğu çok farklı bir oyunculuk kariyerine sahipler. Onların da bu disiplinde olması ve milli takımımızın Avrupa ve dünya basketbolunda belli bir yerinin olması çalışma ve kalite standartı da getiriyor. Bu çalışma ortamı ve kalite standartı milli takımda hiç düşmüyor. Kulüp takımları gibi maddi anlamda bir sorumluluk olmasa bile, buradaki üst düzey oyuncuların kazanma azmi ve işlerine olan saygısı, buraya gelen takımların işlerini kulüp takımlarına göre daha kolaylaştırıyor. Antalya kampında teknik anlamda basit oyun düzenlerimizde bu sene neler yapacağız. Bu sene yeni olan ne var? Onları oyuncularla tanıştırıyoruz. Basketbolun dışında da bir sezon kulüplerinde birbirleriyle görüşmeyen oyuncuların kaynaşmasına yönelik bir kamp yaptık. Yeni gelen oyuncularımız Emir ve Enes’in de bir süre sonra takıma katılmasıyla birlikte, eski oyuncularla yeni oyuncuların tanışması gerçekleşti burada. 6-7 sene aynı programı yapmanın verdiği avantajla oyuncular Bormio kampını da sevmeye başladı. İlk başta çok karşı çıkıyorlardı. Zorlanıyorlardı. Şimdi oradaki iklim olsun, çalışma koşulları olsun, hem de bu çalışma sonunda gelen başarı olsun, oyunculara bunun bir gereklilik olduğunu gösterdi. Tabii fiziksel anlamda limitlerin çok fazla üstünde zorlandık. Sezon sonunda da oyuncular yorgun olarak geliyorlar. Kimisi erken bitiriyor, çok dinlenmiş bir şekilde geliyor. Oyuncunun en çok acı çektiği, kas ağrısı olarak, fiziksel olarak dönemler oluyor, ama biz bunun da bizim için çok faydalı oduğunu çok iyi kavramış durumdayız. "Biz başarılı olmayı hedefleyen ve onun için çalışan bir takımız. Ama şunu biliyorum, ‘Ben bir çalışma sürecinde ne kadar iyi çalışırsam, ne kadar karşı rakiplerimi iyi analiz edersem, bunun için yapacağım hazırlık beni orada başarıya götürecek. Benim edindiğim tecrübelerde bizi ilgilendiren bu süreci çok iyi geçirmek. Dolayısıyla bunun için de potansiyeli ve kapasitesi olan bir takımız. Rakiplerimizin hiçbirinden aşağı kalır yanımız yok. 2009 yılında Avrupa Şampiyonası’nda altın madalya alan İspanya ile aramızdaki fark, günü gününe değişebilecek bir fark. Bizim onlardan iyi olduğumuz, onların da bizden iyi olduğu günler olabilir. Yenemeyeceğimiz takım yok. O anlamda bizim bu süreci iyi geçirmemiz önemli. Grup karşılaşmaları bizim için önemli, ancak hedefi olan ve belli bir noktada olan bir ülkenin zaten maçlarını kazanması gerekiyor. Kazanılması gereken maçlar da çeyrek final, yarı final ve final maçları. Onun dışındaki maçlarda tabii ki olimpiyata gitmek de bizim hedeflerimiz içinde yer alıyor. Fakat onun dışındaki sonuçlarda ister o takımları en başta yenmişsiz sonra yenememişsiz ya da başta yenememişsiz sonda da yenememişsiz bir şey farketmiyor. Yani o takımları yenmeniz gerektiği yerde yenmek zorundasınız. Biz belki grubu zor oynayacağız, ama bunun yanında diğer tarafta daha kolay rakiplerle karşılaşacağız. Bu yüzden bizim yapacağız çalışmalar, her şeyden daha önemli"