Efes'in Grubuna Kısa Bir Bakış
MONTEPASCHI SIENA
Siena Bo Mccalebb’e sahip fakat oyun kurucu olarak asist katkısını takımın geneline oranladığımızda diğer takımlardan daha az olan % 40’ın altında bir sonuç ortaya çıkıyor. Kaukenas (SG) ve David Moss (SF) oyun sistemine perde üzeri şut ve içeri devrilme üzerine oluşan setlerde dahil oluyorlar. Shaune Stonerokk ise 4 numara için mükemmel bir pasör. Sahanın her tarafında yaratıcılığıyla çok yönlü olan bir takım. Mccalebb çok şut kullanmıyor (Maç başına 10 şut ve 3 asistden az ortalamaya sahip). Tablodaki süre verim oranında görüldüğü gibi David Moss bu alanda takımın en iyisi Stonerook, Mccalebb, Rakovic ilk dördü tamamlarken, yedek bankına gelindiğinde verim belli belirsiz bir düşüş göstermekte.
REAL MADRID
Madrid ev sahibi / deplasman performans farkı bölümünde bu sezon Efes Pilsenle yer değiştirdi liderliği aldı. İç saha – dış saha maçları arasında büyük iniş çıkışlar bulunuyor. Performans bandında iç saha maçlarında maç başına fark + 19.7 iken deplasmanda ise – 5.3 averaj ve 25 sayılık bir fark anlamına geliyor. En büyük performans düşüşü ise defansta olmakta. Evinde yedikleri 57.5 sayı ortalamasıyla ligin en iyisi konumundayken deplasman ise 75.2 maç başına ortalamaya sahipler. Ayrıca deplasmanda hücum güçleri maç başına 7.5 sayı düşüş gösteriyor. Madrid evinde çok güçlü olan Efes ve Siena’nın yanı sıra Pionir Arena’da tarihsel bir güce sahip olan Partizan’la yüzleşecek. Maçlardaki sayı farkı çeyrek finalin belirlenmesinde çok iyi bir karar verici olabilir.
Yukarıdaki grafikte muhtemelen tam olarak doğru olmasa da iki noktada Lull ve Tucker’e dikkat çekiyoruz. Rodrigez & Prignioni (PG), Lull& Tucker (SG), Surarez, Velickovic, Vidal kombinasyonu hala seçeneklerin arasından en iyisi gözüküyor. Arka alan asistle sonuçlanan sayıların % 70’ini yaratırken özellikle 4 numara power forvetler (Reyes, Garbajosa, Mirotic) çoğunlukla bitirici roldeler.
Velickovic? Real Madrid’in iç saha ve dış saha performans farkının bir izahı olabilir mi ? İstatistiklere baktığımızda iç saha maçlarında daha çok süre alıp bu 65: 30 olurken deplasmanda ise 35:01 de kalmakta. Burada oyuncuların düzenli ve istikrarlı süre almamasının yarattığı problem var ve bu veri bize kısmen de olsa defansif özelliklerinin seviyesini izah ediyor. Mirotic de aynı şekilde 38 dakika iç saha toplamı ve 22 dakika dış saha süresiyle oynuyor. Süre farklarının ne derece önem taşıdığına güzel bir örnek.
EFES PİLSEN
Efes Pilsen, iç saha – dış saha dalgalanması bakımından ilk tur sonunda Madrid’in ardından 2. sırada bulunmakta. Genel göstergelerde, yarı saha hücumunda 40 dakika üzerinde 68.9 possesion oranı ile ligin en yavaş takımı ama hala 2009’da Messina’lı CSKA’ nın yakaladığı 65 rakamının uzağındalar. Defansif ve ofansif değerlendirme için tekrar iç saha ve deplasman performanslarına bakıyoruz ve Efes’in 5-0 iç saha ve 0-5 deplasman karnesi olduğunu görüyoruz.
Madrid deplasmanda daha kötü savunma yaparken Efes ise hücumda daha az üretken bir görüntü çiziyor. Sinan Erdem’de 3 sayı yüzde 47.7 iken bu deplasmanda % 30.9 a düşüyor. Bu efektif düşüş ise atılan sayıda ortalama %13.8 lik azalmaya sebep oluyor. Defansif düşüş ise orta seviyede.
Efes pivot pozisyonunda yaratıcılığa sahip olan birkaç takımdan biri. Takımın asistlerinin hemen hemen % 20’si Vujcic bağlantılı olarak pivot pozisyonundan geliyor. Eski Maccabi yıldızı 18 dakikadan az bir süre alarak nerdeyse 2 asist ortalamasıyla oynuyor.
Not etmeye değer bir diğer nokta ise Rakocevic’in sahada olduğu ve olmadığı zaman dilimi. Genel istatistikleri son sezonlar itibariyle tutarlılık gösteriyor. Lawrence Roberts’e gelince, yine de son senesi gibi öncelikli olarak savunmada fark yarattı.
PARTIZAN BELGRADE
İstatistikler Partizan için bir şey anlatamıyor. Yıllar boyu izlediğimiz maçlardan öğrendiğimiz kadarıyla ne zaman o maçı mutlak kazanmaya ihtiyaç duyuyorlar ve kazanıyorlar. Top 16 ya kalmak için Moskova’da kazanmaya ihtiyaçları var, kazanıyorlar. Saha avanatajını ele geçirmek için Maccabi’yi deplasmanda yenmeleri gerekiyor ve yeniyorlar. Temeli olan bir şey değil. Basketbolun romantik bir görüntüsü diyelim. Sürekli yapılan tahminlerin yanlış olabileceğine dair bir sonuçta aynı zamanda. Bu sezon ki istatistikler bile Partizan’ın durumunda yanıltıcı. İç saha maçlarındaki genel fark sadece +0.2 ve çok zayıf görünüyor. Fakat iç saha performansı ise 4-1. Evlerinde farklı kaybettikleri Maccabi maçına karşın deplasmandaki Khimki maçıyla yollarına tırnaklarıyla kazıyarak devam ediyorlar. Pionir Arena hala güçlü ve bizce takım özellikle oyun kurucu bölgesinde geçmiş senelere nazaran daha zayıf.
Deplasman performansları oldukça hayal kırıklığı içermekte ve bunun nedeni hücumda ortalama 9.8 sayılık düşüş. Ribauntlar tarihsel olarak Partizan’ın kuvvetli olduğu nokta oldu ve burada Pionir’de mükemmel bir performans gösterirken deplasmanda ortalamanın biraz üstünde yer alıyorlar.
Yukarıdaki diagram Partizanın oyun kurucu noktasında sıkıntı yaşadığının bir göstergesi. Lafayette ve Jerells çok şut kullanıyor fakat diğerlerine pozisyon yaratma konusunda sıkıntıları var. Bu Partizan’ın genel hücum performansı içinde 23. olmasının bir nedeni olabilir. Bunu Top 16 da düzeltmek zorundalar.
Jan Vesely’nin Top 16 da tekrar kendini göstermesini diliyoruz. Son sezon özellikle ligin en iyi takımlarına karşı en iyi sezonunu geçirdi ve kendini Euro lig’in en iyi kısa forvetlerinden biri olarak kendini kanıtladı. Bu sezon şimdiye kadar geçen seneki temposunda değil. İlginç olan bir diğer nokta ise tablodan da görüleceği gibi yabancı oyuncular ilk 5 de yer almıyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder