NCAA'den Afrika Rüzgârı
Bilindiği üzere futbolda ülkemizde düzenlenen U20 Dünya Şampiyonası
Fransa’nın zaferi ile sonuçlanırken, seyir zevki olarak oldukça güzel maçlar
izledik. Yarısaha ekibi de bu turnuva için almanak tadında, güzel ve emek
harcanıp özen gösterildiği her halinden belli olan çalışmalara imza atarken
keyifli turnuvanın ilk üç basamağına Afrikalı sporcuların ağırlığını koyması
bizlere bu kıtanın spordaki yeteneklerini bir kez daha hatırlattı. Şampiyon
olan Fransa’nın Afrika kökenli oyuncuları ince ve kalem gibi bir fiziğe
sahipken, üçüncü olan Gana ise kısa ama daha çevik bir fizik temelindeydi. Atletizm,
futbol gibi sporlarda çok oyuncu çıkaran Afrika’nın basketbola yabancı kalması
elbetteki pek düşünülemezdi. NBA’e fundamental olarak gelmiş en iyi pivot
olarak gördüğüm Hakeem Olajuwon, ligimizde yeni şampiyonluk yaşamış Boniface
N’dong en temiz iki örnek. Bu, insanların her zaman sempatisini üzerinde
toplayan kıta yine basketbola oyuncu kazandırmaya devam ederken Afrika kökenli
oyuncuların 3 ülkede toplandığını söyleyebiliriz. Birincisi tarihsel
geçmişinden dolayı Fransa, diğer iki ülke ise basketbol programları ve
burslarından dolayı İspanya ile Amerika’dır. Bilhassa kıtanın ekonomik
şartlarından dolayı alınacak bir basketbol bursu oyuncular ve gençler için çok
önemli. Bunun ne anlama geldiğini ise Romain Sato TBF’ye verdiği röportajda
vurgulaşmıştı. Dolayısıyla NCAA’nin hemen hemen tüm konferanslarında Afrikalı
oyuncular bulunmakta ve hem NBA’e hem de Avrupa’ya oyuncu beslemekte. Bu yıl
ise gelecekte iyi işler yapabilecek 3 uzun ve bir tane de “skorer gard /
forvet” dörtlüsü profesyonel basketbola demir atmanın arifesinde.
Kenny Kadji 2.11 F/C Miami
Kamerunlu Kenny Kadji 2 sezon Florida forması giydikten sonra NCAA’in
sayılı koçlarından Jim Larranaga’nın kanatları altına girip iki yıldır iyi iş
çıkarırken takımının ACC konferansı lideri olmasında önemli katkısı oldu.
Kadji 2.11 boyuna karşın forvet pozisyonuna da kaydırabileceğiniz ve bu sayede
benzeri fizikteki oyunculara nazaran çok yönlülüğü ile öne çıkan bir isim.
Kadji tarzındaki oyuncuların fizik avantajını kullanabilmesi için alan
paylaşımı ve pas açılarını iyi bilmesi ve sezgilerinin yüksek olması gerekir.
Kendisinde de saydığımız özelliklerin mevcut olması kendisinin değerini bir tık
üste çıkarıyor. Sabit set şutu olması ikili oyun sonrası devrilmeyip, yayın
dışına çıkıp üç sayı tehditi yaratabilmesi oyun sezgisinin ve savunmayı iyi
okuyabildiğinin bir göstergesi. Son sezonunda bir miktar düşüş gösteren üçlük
yüzdesi sıkıntı olarak gözükse de aslında durumun şut mekaniğinin ve
tercihlerdeki farklılıktan kaynaklandığını söylemeliyiz. Sabit set şutu yerine
daha çok “ jump shot” kullanmaya başlayan Kadji yayın dışından savunmada
muadili zor bulunan bir oyuncu. Bu noktada gözleri benzer özellikleri olan Zoran Erceg’e çeviriyoruz. Ayrıca kısalara alan açma ve perdeleme konusunda
başarılı.
Sırtı dönük oyunda ise Kadji bazı güzel pasajlar sunuyor 2.17’lik kanat
açıklığının avantajı ile kullandığı yarım hook atışının müdafası zor ve sol taraftan
dönüp attığı “ turnaround jump shot” opsiyonunda ise yumuşak ve kıvrak bir
tarzı var. Bu özelliklerinin ve kol uzunluğunun iyi bir parmak hassasiyeti ile
birleştiğini düşünürsek. Doğru bir Avrupa takımı onu Printzesis ve Eliyahu’nun
kendine özel kullandığı uzak mesafeli çengel atışlar için Kadji’yi kullabilir.
Çünkü Kadji sırtı dönük oyunda belli envantere sahip olup, iyi bir kalıba sahip
olmasına karşın sonuca temas alarak gitme eğiliminde olan bir tarza sahip
değil. Dolayısıyla rakipleri faul problemine sokma konusunda öne çıkamıyor.
Yüzü dönük toplu oyunda ise Kadji kendi fiziğindeki oyunculara göre
çabukluk avantajına sahip. Açık alan oyununa yatkın ve sahayı hızlı
katedebiliyor. Genelde Kadji tarzındaki oyuncular bir “shot fake” sonrası adım
avantajını kullanıp potaya daha emin gitmek için sol elini kullanmaya birazda
içgüdüsel olarak daha yatkındırlar. Fakat Kadji tam tersi Kadji sağ tarafına
gitmeyi seven bir oyuncu. Bunu bilen rakipleri genelde onu sol tarafa
yönledirip top kaybına zorlamakta.
Savunmada ise Kadji antremanlarla kazanılması kolay olmayan ve kendisine
avantaj getiren içgüdülere sahip. İyi bir yardım savunmacısı ve top kesici
olarak Miami’nin sistemine tam uyum sağlamış durumda. Fakat NBA seviyesi için
en büyük soru işareti ara pozisyonda sıkışması. Teması sevmeyen yapısı ile o
seviyedeki pivotlara karşı ne yapacağı, aynı zamanda 4 numaraya kayması
durumunda da yüzü dönük hızlı hücum edebilen rakiplerine karşı nasıl bir ayak
çabukluğu göstereceği bir muamma. NBA gözlemcilerinin hakkındaki en büyük soru
işareti de bu nokta. Ribaunt konusunda da benzer soru işaretlerini taşımakta
fakat son sınıfta yakaladığı 6.8 ortalama ile gelişim kaydetti lakin bu yeterli
görülmemekte. NBA takımlarının oyuncu konusundaki üçüncü endişesi de 25 yaşında
olması ve kendisinden 3-7 yaş aralığındaki oyuncularla mücadele etmiş olması.
Fakat bu kusurlarına karşın Kadji potansiyeli vadetmekte. NBA olmasa bile iyi
bir Avrupa kariyeri onu bekleyebilir.
Yarou Mouphtaou 2.08 C Villanova
2.08’lik Moupthaou 2.11 bir oyuncunun kanat açıklığına sahip ve kalıp
itibariyle NBA standartlarına yakın bir pivot. Lakin Villanova piyasaya verdiği
uzunlarla bilinen bir okul değil. Tam tersi onlar PG ve SG / F pozisyonlarında
önemli isimler yetiştiriyorlar. Scottie Reynolds, Corey Fisher, Dwayne Anderson
ve Reggi Redding başarılı Avrupa kariyerleri olan isimler. Bu kadar
potansiyelli dış adamları yetiştiren bir takımda uzunların ekmek bulması
sürpriz olmaz ama o bu konuda biraz şanssızdı. Çünkü Malik Vayns ve Dominic
Cheek erken profesyonel olup NBA yolunu tutunca Mouptahou arka alanda çaylak
takım arkadaşlarıyle beraber olmak zorunda kaldı ve mevcut durum onun son
senesini ciddi manada etkiledi.
Yine de Mouphtaou’nun gelişim eğrisinin yavaş olmasına rağmen sağlam
olduğunu belirtmek gerekli. Hala ham ve pota altında kıvrak olmamasına ve stili
çok mekanik gözükmesine karşın, hareketliliği ve temastan kaçınmaması onun en
büyük avantajı. Lakin sırtı dönük hücum envanteri çok yok temel seviyede ki bir
iki post hareketi ( yarım hook ve “up and down ) dışında burada da hala
işlenmemiş durumda.
Oyunun savunma yönünde ise sırtı dönük oyun savunmasında fiziğini
kullanırken, ribaunt konusunda parmak hassasiyeti iyi ve her topa el
sokabilmekte. Onun için en önemli sıkıntı potadan uzaklaştıkça ikili oyun
savunmasında baş gösteriyor. Buna ek olarak topu hızlı çeviren ve oyunun yönünü
çabuk değiştiren PG’a sahip bir takım ani yön değişimlerindeki eksikliğini
kullanabilir. Fakat genel itibariyle pes etmeyen bir karakteri olduğunu
eklemeli.
Benin’li pivotun reperatuarındaki ümit verici iki nokta serbest atış
yüzdesi ve orta mesafe şutu için stilinin işlenebilir olması. Neticede Vidmar
hadisesinde serbest atışların kötü değerlendirildiği zaman ne denli
götürülerinin olduğunu gördük. Moupthaou % 70’in üzerinde serbest atış yüzdesi,
işlenebilir şut mekaniği ve temastan kaçmayan yanıyla dikkate alınabilecek bir
oyuncu.
Joaquim Vander 2.09 PF/C Hawai
Yıllardır Afrika basketbolunun lokomotif ülkesi olan Angola’nın en ilgimi
çeken tarafı uzun rotasyonundaki tercihleridir. Bir çok ülke bir pozisyondaki
eksiğini devşirme oyuncularla kapatırken yıllardır Olimpiyat ve Dünya
Şampiyonaları’nda mücadele eden Angola ağlayıp sızlanmadan eldeki malzeme ne
ise onu kullanmaya çalışıyor. En uzun oyuncuları 2.03 ve onu pivot olarak onu
kullanıyor, 1.98’lik PF ile oynuyorlar. Belli ki ülke olarak da basketbolu
seviyorlar oyuncuları da ağırlıklı olarak yerel ligde oynuyor. Kısaca Angola bu
yönleriyle saygıyı fazlasıyla hak etmekte.
Ama Angola için bu sıkıntılar bitebilir 2.09’luk Vander onların bu yarasına
merhem olabilecek özelliklere sahip bir oyuncu. Geçtiğimiz sezonu daha verimli
geçiren ( 14.5 sayı 9.2 ribaunt ) oyuncu bu sezona sakat girdi ve ilk iki maçı
kaçırdıktan sonra forma şansı bulabildi. Hem sırtı dönük yarım hook opsiyonu
hemde “turn around spin” yani savunmacısını bir yöne çekip ters yöne ani dönüş
yaparak skor bulan Vander ayrıca orta mesade ve üçlük tehditine de sahip. Lakin
bu sene sakatlığının da verdiği etkiyle biraz kilo ve buna bağlı olarak hız konusunda
sıkıntı yaşadığını düşünüyorum. Kuvvetli bir konferanstan gelmemesi ve oradaki
en kalıplı oyunculardan biri olması soru işaretleri taşımakta. Ancak
“undersize” oyunculardan kurulu konferanslardaki takımlar bu tür oyunculara
oyunun her iki yönünde de ters gelebiliyor. Birincisi bu takımlar yardım savunmasında
çok agresif olup her topa elini sokma eğiliminde olurken Vander gibi
oyuncuların takımı eğer iyi alan paylaşımı yapmamışsa kötü sonuçlar
doğurabiliyor. İkincisi bu tür takımlar hücumda topun yönünü hızlı bir şekilde
değiştirdiği için klasik uzunlar faul problemine girebilmekte. Bu tezin en
geçerli örneğini 2011 yılında Eurocup’ta yaşadık. O sezon pozisyonlarında
“undersize” olan oyunculardan kurulu Goettingen, ilk turda Macvan’lı Hemofarm,
Likholitov ve Ogilvy’li Beşiktaş’ın önünde grubu lider bitirip akabinde çeyrek
finale yükselmişti. Bu yüzden Vander’in
her iki alanda da başarılı bir performans gösterdiği düşünüyorum. Sırtı dönük
oyunda yardım savunmasını okuması ve pasörlüğü başarılı ve maç başına 2.6 faul
ortalaması ile üstelik sakat girdiği sezonda faulden en iyi sakındığı dönemi
yaşaması onun için umutların taze olmasını sağlıyor. Netice de son sezon
yüzdesi düşüp daha çok dışardan oynasa da iyi bir fizik yüklemesi yapılacak
Vander hem yarı hem de açık alan basketbolu oynayan takımların düşünebileceği
bir isim.
Stan Okoye 1.98 SG / SF VMI
Nijerya geçmişten bugüne basketbola verdiği uzunlarla göze çarpan bir ülke
Olajuwon 1984 draftının 1 numarası olurken, günümüzde Aminu, Elonu, Akingbala
ve Akindele gibi Avrupa basketbolunda piyasası olan isimlere sahipler. Tabi
artık Nijerya eskisi gibi sadece uzun yetiştirmek için talep gören bir ülke
değil. Ebi Ere, Derrick Obasohan ve son olarak Gran Canari’nın transfer ettiği
Oguchi gibi iyi işler çıkaran SF’lerde vizyona sürebiliyor. İşte “Big South”
konferasında yılın oyuncusu seçilen Stan Okoye de bu süreci devam ettirebilir.
Okoye kariyer basamakları boyunca zorluklar ve hayal kırıklıkları ile karşılaşmış
fakat bunların üstesinden gelmeyi başarmış ve seneler ilerledikçe de özgüveni
yükselmiş bir hayat hikayesine sahip. Afrikalılar’ın çokça yaşadığı Raleigh N.
Carolina bölgesinde parlak bir lise kariyeri ve kırılan okul rekorlarından
sonra NCAA için beklentileri artmıştı. Fakat NCAA kategori 1’den yalnızca iki
okul ona basketbol bursu verdi. Bunlar Campbell ve Virginia Military Institue
yani VMI oldu. Tercihini ikincisiden yana kullanan Okoye’yi burada bambaşka bir
sıkıntı bekliyordu askeri bir okul olmasından dolayı başlangıçta deyim
yerindeyse tertipçilikle uğraşmak zorunda kaldı fakat bunun üstesinden çabuk
geldi ve etkisini göstermeye başladı. İlk senesindeki 14.2 sayı ve % 52 iki
sayı yüzdesi konferansındaki “freshman” yani birinci sınıflar arasında onu
zirveye yerleştirdi. Her sezon sayı ortalamasının yanı sıra pasör
özelliklerinin gelişip asist ortalamasının da artması konferansıda onu daha da
değerli kılmaya devam ederken son sezonu maç başına 21.6 sayı 9.2 ribaunt ve
2.6 asist ile tamamladı. Bunlar ona 5 kez haftanın oyuncusu seçme olanağı ve
konferansında yılın oyuncusu ünvanını getiriyordu. Onun en büyük şanssızlığı
takımı NCAA turnuvasına sokamaması oldu eğer son 2 sezon içinde bu turnuvada
yer alıp ilk turda bir sürpriz gerçekleştirebilseydi, tıpkı Nate Wolters gibi
gözlemcilerin dikkatini daha çok çekebilirdi.
Her şeyden önce Okoye oldukça atletik bir oyuncu ve genelde çok tercih
edilmemesine ve sıçramayı olumsuz anlamda etkilemesine rağmen turnikedeki ilk iki
adımını uzun atıp patlayıcılığını yine de gösterebilmekte. Sadece dikey değil
iyi bir yatay sıçramaya ve ilk adıma da sahip olması neticesinde kendi şutuna
alan yaratıp el üstü atışlarda elini güçlendirebilmekte. Soluna gitmeyi sever
ve akabinde yaptığı stop ile asılı kalarak veya geri çekilerek orta mesafe şutu
kullanabilir. Birebirde en çok kullandığı silah dur kalk tarzı hız değişimleri
ve “side-out dribbling” tekniğidir. Öncelikle temassız ve temiz oynamaya şutu
için yeterli alanı yaratmaya çalışır fakat 3 sezondur yükselen ortalamaları
rakiplerin önlemini haliyle arttırdı. Burada Okoye’nin vereceği en önemli sınav
çizgiye ne kadar gidebildiği olacaktı. Orda da rakamları düzenli bir artış
gösterdi. Tabi bu biraz iki sayı yüzdesini düşürse de % 36 üçlükle dış
atışlarda en iyi sezonunu geçirmesi oyununu savunmaya göre şekillendirebileceği
izlenimi vermekte. Topsuz oyunda ise Okoye’nin atletizm avantajını
görebiliyoruz yatay ve dikey sıçramasındaki patlayıcılık ve hızlanması kat
ederken kendini gösteriyor. Dolayısıyla skor yapmak için sürekli elinde topu
istemeyen bir oyuncu evsafınada dönüşebilir.
Okoye’nin en büyük sıkıntısı ise NBA standartları açısından ince kalan
fiziği, teması çok seven bir yapısı yok. Hızına kaybetmeden kuvvet yönünü bir
tık yukarı çıkarabildiği takdirde iyi bir denizaşırı kariyeri olabilir. Netice
olarak karşımızda Virginia Tech mezunu ve NCAA sayı kralı Erick Green tarzında
bir oyuncu var.
NCAA’de göz önünde olan dört Afrikalı’yı inceledik tabi birde Afrika
kökenli ama ABD vatandaşı olan Trevor Mbakwe ve NCAA I ribaunt kralı O.D.
Anosike var. Her ikisi de 2.03 boyunda çok atlet potadan uzaklaştıkça
ekinlikleri azalan “undersize” C / PF kategorisine sokabileceğimiz isimler.
Özellikle Mbakwe geçtiğimiz sezon aşil tandonundan ciddi bir sakatlık
geçirmeseydi kuvvetle muhtemel NBA kariyerine başlayacaktı.
Hürol Yöney - Yarisaha.com
NCAA'den Afrika Rüzgârı
Reviewed by Ferhat Yeşiltaş
on
01:14
Rating:
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder