Andric; “Hayal kırıklığımız var ama çıkışa geçeceğiz”

Beko Basketbol Ligi takımlarından Türk Telekom forması giyen Hırvat pivot Luksa Andric, TBF’ye özel açıklamalarda bulundu.

Geçtiğimiz sezonlarda ülkemizde Galatasaray forması da giymiş olan Luksa Andric, tekrar Türkiye’ye dönmesindeki en büyük nedeni “üst düzey lig kalitesi” olarak belirtirken, gelecek sezon için teklif alırsa Türkiye’de kalmaktan mutluluk duyacağını da söyledi.

İşte Hırvat milli oyuncu ile yapılan söyleşinin detayları;

Spor kariyerinize nasıl başladınız? Neden basketbolu seçtiniz?

Ben Dubrovnik’te doğdum. 13 yaşına geldiğimde de basketbol ile tanıştım. Daha küçükken tenis, su topu gibi branşları da denemiştim ama  bu tip sporların bana göre olmadığına karar vermiştim. Basketbol benim için oynaması en zevkli ve en kolay spordu. Böyle olunca da devam ettim.  

Peki, basketbola başlarken özendiğiniz yada örnek aldığınız biri var mıydı?

Ağabeyim de basketbol oynuyordu ve ben onu izleyerek büyüdüm. Onun oyunundan çok etkilenirdim ve hep onu örnek aldım.

2010-2012 sezonu arasında Galatasaray’da oynadınız. Ardından Hırvatistan’a dönerek Cedevita Zagreb takımında yer aldınız. Şimdi ise Türk Telekom… Hırvatistan’da geçirmiş olduğunuz 1 yıldan sonra neden Türkiye’ye geri dönme kararı aldınız?

Türkiye, şu an Avrupa’daki en iyi ve en güçlü basketbol ligine sahip. Oynanan maçların hepsi büyük bir mücadele içinde geçiyor. Ayrıca Türk insanı oldukça yardımsever ve cana yakın. Kısaca ben, Türkiye’de olmaktan dolayı mutluyum. Gelecekte de burada kalıp, basketbol hayatıma devam etmeyi çok isterim.

Türk Telekom’un ligdeki durumundan bahsedecek olursak, neler dersiniz?

Şu an ligde on birinci sıradayız. Bu durum takım içinde büyük hayal kırıklığı yarattı. Aslında bakarsanız kadromuzda iyi isimler var. Çok kötü 2 maç kaybettik, bu da biraz takımda motivasyon kaybına neden oldu ama önümüzdeki maçları kazanmaya ve bir çıkış yakalamaya çalışacağız. Şu anki hedefimiz play-off’lara kalıp ligi iyi bir konumda bitirmek.

Türkiye Basketbol Ligi hakkında ne düşünüyorsunuz? 3 yıl önceye göre farklı bulduğunuz gelişmeler var mı?

Her sezon Türkiye liginde oynamak için gelen dünyaca ünlü sporcular var ve bu ligin kalitesini üst düzeye çıkartıyor. Ayrıca Avrupa liglerinde de bir çok Türk takımı başarılı bir şekilde mücadele veriyor. Özetleyecek olursam, her yıl ligin seviyesi yükseliyor.

Türk seyircisi hakkında ne düşünüyorsunuz?

Tek kelimeyle inanılmazlar. Özellikle salon dolduğunda bunu daha iyi anlıyorsunuz. İyi seyircinin önünde maç oynamanın keyfi ve onların takıma verdiği güç de önemli. Maçta geriye düşseniz bile etrafınızda sizi alkışlarıyla ve tezahüratlarıyla canlandıran, destekleyen insanlar var. Bir oyuncuyu yada takımı maça geri döndüren en iyi motivasyon kaynağı seyircidir.

Basketbol kariyerinizi sonlandırdıktan sonra neler planlıyorsunuz?

Sanırım basketbol antrenörlüğü yapacağım. Çünkü deneyimlerimi oyuncularla paylaşıp, onlara bir şeyler öğretmeyi ve kazanmalarına yardımcı olmayı istiyorum.

Kendinizde beğendiğiniz ya da beğenmediğiniz yönleriniz neler?

Beğendiğim değil ama en sevmediğim yönüm, kendimle yaşadığım savaş. Özellikle bir maçta kötü oynadıysam veya atışları kaçırmışsam o maç benim için sahada bitmiyor. Maç sonrası kendimle yüzleşmeye devam ediyorum. Normalde bunu maçla birlikte bitirmem gerekir ama ben de maalesef öyle olmuyor, üzerimden kolay kolay atamıyorum.

Boş zamanlarınızı nasıl değerlendiriyorsunuz?

Genellikle boş zamanlarımda dinlenmeyi tercih ediyorum. Ankara’da pek çok alışveriş merkezi olmasına rağmen bedenime uygun giysi bulamadığım için alışverişe çıkmak gibi bir durumda söz konusu olmuyor. Ben de boş zamanlarımı arkadaşlarımla birlikte yemeğe giderek geçiriyorum.

Sizce şu an Dünya'daki en büyük sorun ne? Elinizde sadece bir kere kullanacağınız bir güç olsa bunu neyi değiştirmek için kullanırdınız?

Dünya'da birçok sorun var. Açlık ve işsizlikle mücadele eden insanlar gibi… Ben ise elimdeki gücü herkesin eşit olmasını sağlamak için kullanmayı tercih ederdim. Böylece zengin-fakir ayrımı olmadan insanlar aynı seviyede yaşayabilir, açlık ve işsizlik gibi birçok olumsuzluk da kendiliğinden çözümlenmiş olurdu.

Röportaj: Gamze Öztürk